toskana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
toskana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Toscana Gezisi V5 - Siena Gezi Notları

İtalya'da trenler oldukça konforlu ve bölge yolculuk boyunca çok güzel manzaralar sunuyor olduğundan, Toscana'nın kavruk görünümlü kenti Siena'ya Floransa'dan trenle geçtik.

Efsaneye göre Romus ile Romulus ikiz kardeşlermiş ve bu iki kardeşi ormanda bir dişi kurt emzirip büyütmüş. Güçlü ve yiğit olan bu iki delikanlıdan birinin Roma'yı, diğerinin ise (Romus) Siena'yı kurduğuna inanılmaktadır.

Siena'nın en meşhur yeri istiridye şeklinde hafif eğimli Il Campo Meydanı. Meydanın 9 parça halinde olmasının nedeni her parçanın o dönemdeki idari bölgelerden birini temsil ediyor olmasıymış.


102 metre uzunluğunda Palazzo Pubblica meydandaki en önemli eser. İnşaatı 13. yüzyılın sonlarında başlamış. Zemin katı taştan, üst bölümler ise kırmızı tuğladan inşa edilmiş. Bir tür yerel meclis olana Dokuzlar Meclisine ev sahipliği yapmış. Mangia Kulesi (Torre dell Mangia) ise 1300'lerin ortalarında eklenmiş. Yapılırken Floransa'daki kuleden daha uzun olması amaçlanmış. Kulenin adı tembelliği nedeniyle Mangiaguadagni (kazancını yiyen) lakaplı ilk çan çalıcısından geliyormuş. Toskana'da tüm zengin konakların kuleleri olduğu için bu kulelerin yükseliği ailenin varlığının simgesi olurmuş. Yangın gibi tehlikeli durumlarda da çanlarını çalarak halkı uyarıyorlarmış. Çok sonraları inşa edilen Kopenhag ve Odessa Belediye binaları Siena'daki Palazzo Pubblica'dan esinlenmiş.


Meydanın bir başka önemli eseri de 1419 yılında inşa edilmiş olan Fonte Gaia (Happy Fountain) Siena'nın popüler buluşma noktalarından birisi. Çeşmenin 3 tarafında mermer rölyefler bulunuyor.



Siena'da her mahallenin ayrı bir hayvan motifi ile temsil edilen bayrakları bulunuyor. Yılda 2 defa bu mahallelerin arasında Palio adı verilen at yarışları yapılıyor. Yarış bu meydanda yapılıyor ve 90 saniye sürüyor. İzlemek için insanlar çok önceden yer ayırtıyor ve yüksek ücretler ödüyorlar. Kazanan mahallenin sakinlerinin sevinci ise görülmeye değermiş :)

Siena katedrali ise sanırım ahir ömrümde gördüğüm en güzel katedral olarak anılarıma kaydedildi. İçi bu kadar dolu ve etkileyici başka bir katedral ne gördüm ne de duydum. Katedralin tamamlanması 100 yıla yakın sürmüş. Sonra genişletmek için katedralin doğu tarafına yeni bir katedral eklenmiş. 


Diğer katedrallerden farklı olarak sağ-sol ve yukarısı hariç yere de işlenmiş 56 farklı dini resim mevcuttur.


Vaiz kürsüsü baba - oğul Pisano'lar tarafından carrara mermerinden yapılmış. Biri ortada olmak üzere dokuz farklı sütunun ikisi erkek ikisi de dişi aslanlar tarafından taşınıyor. Kürsünün üstünde yer alan yedi farklı panelde ise Hz. İsa'nın yaşamından kesitler sunuluyor. 



Katedralin bir diğer önemli yeri de Piccolomini kütüphanesi. Papa 3. Pius'un amcası Kardinal Silvio Piccolomini'nin hayatı hayatını anlatan freskler yer almakta. Duvarlardaki fresklerden birisinde Osmanlı askerleri de yer alıyor. 


Fresklerin alt tarafında da el yazması kitaplar cam bölmelerin arkasında sergileniyorlar. 


Dış bölümü üçgen, ortası ise kare ve dikdörtgen olan tavan panelleri ise mitolojik hikayelerden bahsediyor. 


Odanın ortasında ise Zeus'un güzel kızları Aglaia, Euphrosyne ve Thalia'yı anlatan ünlü üç güzeller (Three Graces) heykelinin 3. yüzyılda yapılmış güzel bir kopyası bulunuyor. (inanmazsınız ama bunun fotoğrafını bulamadığım için paylaşamıyorum. Onun yerine katedralin bir başka güzel bölümünü sergiliyorum :) )



Gördüğünüz gibi etkilenilmeyecek gibi değil... İnsanın başı dönüyor, boynu ağrıyor bir aşağı bir yukarı bakmaktan. 

Katedralin ön cephesinin karşı çaprazında Santa Maria della Scala isimli, kırmızı tuğlalı ve geçmişte katedralin rahipleri tarafından hastane olarak kurulmuş, uzun zaman da öksüz ve yetimlere barınak olmuş bir yapı bulunuyor. 

Biz zaman kısıtından dolayı gidemedik ama Santa Cateriniana Kilisesi de görülmesi gerekenler listesinde yer alıyor. Aziz Katerina veba ile çok uğraşmış ancak 33 yaşında kendisi de vebadan ölmüş. Roma'da hayatını kaybeden azizenin başı sonradan Siena'ya getirilmiş ve bu kilisede korunuyormuş.

Son olarak da dünyanın hala çalışan en eski bankasının binasının önünde bir bankacı selfiesi yapmasak olmazdı değil mi:) 



Siena'dan ayrılmadan önce Nannini'den ponforte isimli kek türü tatlısını yemenizi, ayrıca dükkanlarda satılan biberli zeytinyağlarından mutlaka almanızı tavsiye ederim. Hatta gitmişken biz şişe de bana alıp gönderirseniz çok mutlu olurum :) O kadar lezzetli :) Ayrıca küçük küçük şişelerin içinde sevdiklerinize hediyelik olarak getirmek de mümkün. 

Bir sonraki, Toscana dizimin son yazısıı olan San Gimignano ile dönünceye dek esen kalın :)

24 Haziran 2014 Salı

İtalya Vizesi

İtalya oldum olası merak ettiğim, gitmeye can attığım masal ülkesidir benim için. Küçükken Avrupa’da bir çok yeri görmüş olmama rağmen İtalya’ya hiç gitmemiştim. Geçen aylarda Türk Hava Yolları Wingo ile 99€’ya Pisa’ya bilet bulduk. Eşim ve ailemin de dâhil olduğu bir Toscana gezisi organizasyonu yapmak, ve biletleri almak benim 2 saatçiğimi aldı :) Floransa ve Toskana kitapları alınıp eve depolandı, bloglar okudun, gerekli notlar alındı ve airbnb’den Floransa’da ev kiralandı. Bizim varış durağımız Pisa ama Floransa’da konaklayacağız. Oradan günübirlik San Gimignano ve Siena’ya da gideceğiz. Pisa’yı ise indiğimiz gün eşyaları emanete bırakıp ayağımızın tozu ile gezmek niyetindeyiz :)

Neyse bunları gezdikçe detaylıca yazarım zaten. Nerelere gittik, neler gördük, ne yedik-ne içtik hepsi birer post konusu.

Biz gelelim işin traji-komik kısmına. Malum eşim de ben de devlet memuru çocukları olup yeşil pasaportlarla büyümüş olsak da artık birer özel sektör çalışanı olarak yurt dışına gidebilmek için bordo pasaportlarımızı vizelerle doldurmak durumundayız. Hele bir de schengen bölgesine gideceksen vize ayrı sıkıntı. Bölgedeki bazı ülkeler neredeyse giriş-çıkış saatine göre vize veriyor ve Allah vermesin uçağı kaçırsan bir sürü sıkıntı çıkarıyor. Bir de benim ilk schengenim olacağı için sıkı bir evrak hazırlığı yaptım. Eşimle birlikte izin alıp sabahın köründe İtalya vizesi için aracılık yapan İDATA şirketine doğru yola çıktık. Tam binanın önünde ben ne fark ettim? Bütün evraklarımı evde unuttuğumu. Hayır, şaka değil. Vize başvurusuna elimde pasaport bile olmadan gitmeyi tercih etmişim. Bütün sinirlerim alt-üst oldu, kendime söylene söylene bu iş bugün bitecek dedim ve atladık bir taksiye eve dönüp evrakları alıp yeniden İDATA’ya gittik. Tabi geç gittiğimiz için 1,5 saat sıra bekledik ve yarım günümüz heba oldu :( Buradan alınacak dersler şöyle:

1. Vize görüşmesine giderken evraklarınızı unutmayın!

2. İDATA randevu ile çalışmadığı için sabahın köründe kapısında olun.

Neyse yine de işlerimizi hallettik, konsolosluktan görüşmeye de çağrılmadan vizelerimiz onaylandı. Ancak pasaportları teslim aldık ki bir de ne görelim. Eşimin pasaportuna vize başlangıç tarihini bizim dönüş tarihimiz olarak basmışlar. Kontrol etmesek, ki eşim etmemişti ben fark ettim Pisa havaalanında kapıda kalacak adam. Haydi, bir de onu düzelttirmeye uğraştık ama neyse ki bu cumartesi itibari ile her iki pasaport da vizeleri doğru şekilde elimizde. Şimdi bize son hazırlıkları yapıp gitmek kalıyor.

Toskana bölgesi ve özellikle Floransa ile ilgili bana verebileceğiniz tüyoları duymak için sabırsızlanıyorum. Nerelere gitmeli, nerede mutlaka yemek yemeli eğer deneyimleriniz varsa paylaşmanız beni çok mutlu eder .

Sevgiyle kalın ;)