24 Ağustos 2013 Cumartesi

Bayram Tatili Vol.4 Diyarbakır

Ve Bayramın son günü de yine Diyarbakır içinde dolaştık. Bu şehir gerçekten çok değişik. Binlerce yıllık tarihi bir yandan, zenginliği diğer yandan etkiliyor insanı. Hele bir de şehrin tarihini bilen birisi ile gezince hem efsaneleri-hikayeleri dinliyorsunuz hem de nereye gitmeli, nereyi görmeli diye düşünmenize gerek kalmıyor. Siz sadece çevrenize bakıp, anın tadını çıkartıyor bir yandan da fotoğraf çekip ânı anıya dönüştürmeye çalışıyorsunuz.
İşte aşağıdakiler de bizim anılarımız...



Burası Hz. Süleyman Camii ve 27 Şehit Sahabe Türbesi. Hz. Süleyman Camii, Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1169 yılları arasında yaptırılmıştır. Cami bitişiğinde, Osmanlılar döneminde yapılan Halid Bin Velid’in oğlu Hz. Süleyman ile Diyarbakır’ın İslam orduları tarafından alınışı sırasında şehit düşen diğer sahabelerin yattığı şehitlik bulunmakta.
Efsanesi de şöyle; şehitlerin bir türbedarı Şeyh Muhiddin Efendi, onlara sürekli hizmet edermiş. Her Cuma şehitlerin kanları akarmış. Hatta bu nedenle bir duvarın üstündeki kızıl lekelerin de şehitlerin kanı olduğuna inanılmakta. İşte bu türbedar eline pamuk alır, kanayan şehit kanlarını silermiş ama şehitlerin yüzlerini hiç açmazmış. Bir Cuma akşamı yaklaşınca, parası bittiği için pamuk alamamış. Çarşı-pazar dolaşsa da bir türlü pamuk alacak parayı bulamamış. Yanına bir adam gelerek, kendisine pamuk alması için para vermiş. Geceleyin türbeye inen türbedar, kanayan yaraları pamukla temizlemeye başlamış. Bir ara hiç yapmadığı bir şeyi yapmış. Şehitlerden birinin yüzünü açmış. Gördüğü karşısında şaşkına dönmüş. Kendisine pamuk parası veren kişi, kanını temizlediği şehidin kendisiymiş. . Bu türbedarın ölümünden sonra, şehitlerin gömülü olduğu mahzene inen yol da kapatılmış.



Burası da Diyarbakır'ın meşhur 10 gözlü köprüsü.


Diyarbakır kalesinin en güzel manzarası da sanırım bu On gözlü Köprü'den görülebiliyor.

Bu arada çektiğim fotoğrafları pek beğenmediğim için paylaşmıyor olsam da Cahit Sıtkı Tarancı müzesi de bu şehirde görülmesi gereken yerlerden biri. Cahit Sıtkı Tarancı'nın yaşadığı konak korunarak müze haline getirilmiş. Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak hala varlığını sürdürmektedir ve içinde kendisine ait eşyalar, mektuplar ve kitaplar sergilenmektedir.



Sonrasında ise Gazi Köşkü'ne gittik. 1917 yılında Atatürk 16. Kolordu Komutanı iken bu köşkte 11 ay kalmış. 1937 yılında ise köşk sahiplerinden alınarak Atatürk'e hediye edilmiş. 



Köşkten çıkınca oradaki çay bahçesinde oturup bir semaver sipariş edin ve Diyarbakır'da kaçak çayı bir de semaverden içmenin keyfini çıkartırken bahçedeki değişik kuşları da mutlaka görün. Beyaz güvercin, paçalı tavuk, ördekler, kazlar derken bir sürü değişik hayvan var. Çocuklarla gitmek için ideal olabilir.

Ve Güneydoğu turumuzu Diyarbakır surları ile tamamlayalım. Surlar duyduğumuza göre 5 km. uzunluğunda imiş ve yerden yüksekliği de yaklaşık 10 metre idi. Çin Seddinden sonra dünyadaki en uzun surları burası. Biz de üzerinde baya bir yürüdük. İnsanın arada sırada başı filan dönebiliyor ama çok şükür bir şey olmadan dolaştık bir o tarafa bir bu tarafa surların tepesinde :)


İşte surun üstünde yürüdüğümüz yol.


Surların üstünde böyle kalp şeklinde oyuklar var.



Son olarak eklemek istediğim bir iki şey var ki onlarda yeme-içme ile alakalı. Diyarbakır'da mutlaka ama mutlaka ciğer kebabı yenmeli. Nerede olduğu inanın fark etmez çünkü her gün başka bir yerde ama hepsini de zevkle yedik. Ayrıca Adana kebabını da usulüne uygun satır kıyması ile yapıyorlar yani denemeye kesinlikle değer.
Tatlı için de Sıtkı Usta'da künefe, Levent Usta'da ise kadayıf yenmeli diyorum. Tabi bu turu gönül rahatlığı ile yapmadan önce mutlaka 3-4 kilo verilmeli ki alacağınız garanti olan kilolar sizde vicdan azabına yol açmasın. Şahsen ben tatilden 3 kilo fazla ile döndüm ve henüz 2 kilosunu ancak verebildim. Gelecek hafta da kalan 1 kiloyu verebilirsem sıkıntı kalmayacak inşallah :)
Güneydoğu turumuz böylece sona erdi. 
Ama bizim tatilimiz bitmedi. Yakında Amasra seyahatimiz ile yeniden karşınızda olacağım :)

2 yorum:

  1. Diyarbakır ve güneydoğu gitmediğim ve çok merak ettiğim bir yer, güzel anlatımın için teşekkürler, birgün yolum oralara düşerse bu yazın bana rehber olacak !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnan bana ben de bu denli güzel olabileceğini hiç tahmin etmezdim. Özellikle Mardin'e yeniden gitmek istiyorum. Bir de Urfa, Antep turu yapmak da kısmet olur inşallah :)

      Sil