23 Aralık 2013 Pazartesi

İlk Mimim

Sevgili prenseslik benim neyime beni mimlemiş. İlk defa resmi olarak mimlenmiş bulunuyorum, çok heyecanlıyım efendimm :) Prenseslik benim neyime'ye çok teşekkür ediyor ve hemen yanıtlara geçiyorum.

1) en sevdiğin renk?
Aksesuarda kesinlikle kırmızı. İş yerinde çalışma masamın üzeri kırmızı objelerle doludur. Ancak kıyafette yeşili tek geçerim. Yine de tek cevap verilmeli ise "kırmızı candır".

2) en sevdiğin çiçek?
Lale. Beyaz lale. Sevgili eşime kolaylık oluyor aslında. Senede sadece 2-3 ay sevdiğim çiçek piyasada bulunabildiği için öyle her özel günde çiçek derdine düşmüyor adam nasılsa bizimkinin sevdiği çiçeğin mevsimi değil diye :)

3) en sevdiğin yemek/sebze/içecek?
Makarna - herhangi bir bol kalorili sosla :) 
Patlıcan - mutlaka etli bir yemek halinde
Kahve - bol sütlü ve şekersiz
Yalnız bir de peynire deli olurum (türü fark etmez ne olsa yerim hatta zaman zaman kendimi buzdolabından aşırırken bulurum) ona yer vermeden geçemedim. 

4) en sevdiğin yerli yabancı şarkı?
Her hafta, bilemedin her ay değişir bu liste benim için. Son günlerde en çok Pink - Just Give Me a Reason ve Model - Değmesin Ellerimiz dinliyorum ama siz bu yazıyı okurken ben çoktan başka bir şarkıya geçmiş olabilirim :) 
Edit: Robbie Williams - Feel galiba hiç sıkılmadan senelerdir dinleyebildiğim tek parça olarak kayıtlara geçebilir.

5) en sevdiğin komedyen?
Yerli - Cem Yılmaz
Yabancı - Jim Carrey (bence komedyen sayılır yani. Öyle değil mi)

6) en sevdiğin kız-erkek ismi?
Canan / Efe  İleride çocuk sahibi olursam çocuklarıma da vereceğim isimler olur kendileri :)

7) en sevdiğin kitap?
Özel olarak "en sevdiğim" kitap yok. Ben kitapları çok severim zaten. Ancak okurken en keyif aldığım kitap olarak şu anda aklıma gelen "Serenad - Zülfü Livaneli"

8) en sevdiğin yerli-yabancı oyuncu?
Tom Cruise - Evet biraz çocukluk ve gençlik aşkım olur kendisi hatta eşim kendisini kıskanmaktadır :)
Halit Ergenç'i çok severim ama Kıvanç Tatlıtuğ da bu işi iyi becerdi sanki değil mi?

9) en sevdiğin yerli yabancı film?
Çağan Irmak'ın bütün filmleri benim için "en"dir.
Yabancıyı baya düşündüm ama galiba Nothing Hill diyeceğim.

10) en sevdiğin yerli yabancı dizi?
Muhteşem Yüzyıl izlediğim tek yerli dizi ve gayet de ayıla-bayıla izliyorum :)
Yabancı dizilerimi say say bitmez ama tüm zamanların en sevdiğim yabancı dizisi son sezonunu oynamakta olan How I Met Your Mother

11) en sevdiğin yerli yabancı şehir?
Offf İstanbul offfff. Ne seninle ne sensiz.
New York ise sadece bir defa gitmiş olmama rağmen açık ara en sevdiğim yabancı şehir.

13) en sevdiğin mevsim gün ay?
Şimdi mevsim olarak hangisine girer ben de tam çıkaramıyorum ama dışarıya kısa kollu ile çıkacağım kadar sıcak, bunaltıp-terletmeyecek kadar serin olan mevsim favorim :) Cumartesi dediğin candır. Ekim'e de özel bir ilgim yok ama sonuçta doğduğum ay olduğu için kendisine torpil yapabilirim :)

14) en sevdiğin kıyafet/ kıyafet tamamlayıcı/ takı?
Sevgili tektaşım her Allah'ın günü benimledir, ayrıca küpesiz çıkmam abi :)

15) en sevdiğin makyaj malzemesi/bakım ürünü?
Hepsini seviyorum, hepsini. İnsan çocuklarını nasıl ayırır :) Ama vazgeçemeyeceğim şey el kremi ve dudak balmı. Onlarsız acı çekiyorum. Cidden, fiziki acı yani :) kuruluğu siz düşünün artık.

16) en sevdiğin çizgi karakter?
Tazmanya canavarııııııııı

17) en sevdiğin anı?
Elbette çok ama çok fazla güzel anım var ama Canan'la geçirdiğim anılarım benim için en özelleri sanırım.

18) en sevdiğin özelliğin?
Hafızam. Unutmam ben. Hiç birşeyi unutmam. Yapılan iyiliği ve kötülüğü de unutmam. O yüzden en sevdiğim özelliğim aynı zamanda en sevmediğim özelliğimdir. Çünkü yerine göre çok iyi ya da çok tehlikeli bir özellik olmaktadır!

19) en sevdiğin his?
Huzur. Allah kimsenin huzurunu eksik etmesin.

20) en sevdiğin canlı?
Annem... Çok şükür hayatta ve benim hayatımda en sevdiğim insan. 

Pekala mim için tekrar teşekkür ediyorum ve Burcu, Duygu ve Esra'yı mimliyorum. Ayrıca yapmak isteyen herkesi elbette :)

Sevgiler,

17 Aralık 2013 Salı

Cheesecake'in Püf Noktaları

Geçen cumartesi gelen misafirlerim için tatlı olarak frambuaz soslu cheesecake yaptım. Ve başıma gelen bütün talihsizliklere rağmen tatlı sevmeyen beni bile cezbeden bu tarifi ve daha da önemlisi uzun araştırmalarım sonucunda bulduğum püf noktalarını toparlayıp sizlerle de paylaşmak istedim. Hem kendime de notlar almış olacağım bu şekilde ve bir sonraki yapışımda hiç bir detayı atlamayacağım :)

Malzemeler:

Tabanı için:

  • 2 paket Eti Burçak Bisküvi
  • 2 yemek kaşığı tereyağı
  • 1/2 çay bardağı süt

Peynir Dolgusu için:
  • 1,5 paket labne peyniri
  • 1,5 paket Pınar Beyaz
  • 1 su bardağı yoğurt (süzme yoğurt daha iyi olur)
  • 1/2 paket çiğ krema
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 3 yumurta
  • 1 yemek kaşığı un
  • 1 yemek kaşığı buğday nişastası
  • 1 limon kabuğu rendesi
  • 1 paket vanilin

Franbuaz Sosu için:
  • 1/2 paket dondurulmuş frambuaz
  • 3 çorba kaşığı şeker
  • 1 çay bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı nişasta
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu
Püf Noktaları
  • Kelepçeli kalıp kullanmalı ve yağlı kağıdı altından gerdirerek sermelisiniz ki kekinizi şekli bozulmadan çıkartabilin.
  • Kekin çatlamasını önlemek için kalıbın dışını ve altını alüminyum folyo ile sararak pişirmeniz gerekiyor.
  • Kek pişerken fırın tepsisinin içine su koyup kalıbı da içine yerleştirilmeli ya da tepsinin içine suya dayanıklı kaplarla su koymalısınız. Bu buharla pişirmeyi sağlıyor.
  • Bütün malzemeler mutlaka ama mutlaka oda sıcaklığında olmalı.
  • Tel süzgecinizin üzerine 4-5 kat kağıt havlu sererek peynirleri üzerine koyup 15 dakika kadar süzün. Daha sonra peynirlerin tersini çevirerek diğer tarafını da süzün. Aynı işlemi yoğurt için de yapmalısınız. Ben hepsini bir arada süzdüm, bir sıkıntı olmadı.
  • Mikserinizi asla yüksek devirde  çalıştırmayın. Çırptığınız herşeyi düşük hızda çırpın ve yumurtaları tek tek ekleyip çırpıcı ile karıştırın.
  • Peynir dolgunuzu kalıba dökmeden önce tezgaha vurarak içindeki havanın çıkmasını sağlayın hatta kalıba döktükten sonra da birkaç defa daha tezgaha vurarak içinde hiç hava kalmamasını sağlayın. Yok olmayan kabarcıklar daha sonra size çatlak olarak geri dönebilir. O yüzden bu aşama oldukça önemli.
  • Düşük ısıda pişirmek önemli. 160 derece bence gayet iyi oldu.
  • Kekinizin pişmesi için yaklaşık 45-50 dakika gerekiyor ve ilk 20 dakika fırının kapağı hiç açılmamalı.
  • Kalıbı salladığınızda sadece ortası sallanıyor ise kekiniz pişmiş demektir.
  • Fırını kapattıktan sonra fırının kapağını aralayın ve 1 saat daha kek içeride kalsın.
  • Lütfen ama lütfen pişirdiğiniz keki bir gece dolapta bekletin ve öyle ikram edin. 
  • Hayıııır, o keke dokunmayın, bana güvenin. 
  • Size söylüyorum lütfen dokunmayııııııııınnnnn. Söz böyle çok lezzetli olacak. 
Yapılışı:
  • Bisküvi ve tereyağını rondoda çekip üstüne yarım çay bardağı süt ekleyip kalıbın tabanına yayın ve yarım saat kadar dolapta bekletin.
  • Süzülmüş peynir, yoğurt, şeker ve vanilini mikserde düşük hızla çırpın.
  • Kremayı ekleyin, unu ve nişastayı da eleyerek ekleyip biraz daha çırpın.
  • Yumurtaları tek tek ekleyip bu sefer çırpıcı ile karıştırın.
  • Limon kabuklarını da ekleyip şöyle bir karıştırın.
  • Önceden ıstılmış fırında sadece ortası sallanıncaya kadar pişirin.
  • Sosu için meyve, şeker ve suyu karıştırıp meyveler yumuşayana kadar pişirin, biraz su ile incelttğiniz nişastayı da ekleyip koyulaşınca ateşten alın.
  • El blenderı ile sosunuzu ezin ve biraz soğuyunca kekin üzerine yayın.
  • Sosu koyduktan sonra 2-3 saat daha dolapta bekletip öyle ikram etmenizi tavsiye ederim.
Anlattın anlattın görsel nerede derseniz, o gün telaştan fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Bir sonraki cheesecake yapımından sonra fotoyu buraya ekleyeceğim ama arkadaşlarımdan, eşimden ve ertesi gün kalanını götürdüğümüz kayınvalidemden tam not aldım. Ben yaptım diye demiyorum ama cidden güzeldi.

Eğer denerseniz bana yorumlarınızı yazın tamam mı?

Afiyet olsun :)



16 Aralık 2013 Pazartesi

Yasemin Pilavı

Bizim evde GDO davası ve glisemiks endeksinin yüksekliği yüzünden uzun süredir pirinç pilavı pişmiyordu. Ancak eşimin bölüm arkadaşları ile birlikte katıldığı MSA Et Pişirme Teknikleri Kursunda öğrendiği yasemin pilavı sonrası bir şeyler değişmeye başladı :)
İlk defa geçen cumartesi yemeğe gelen arkadaşlarımıza pişirdiğim pilav çok beğenilince dün de kendimiz için yapıverdim ve sizlerle de paylaşmak istedim bu tarifi. Yeni bir tat denemek isteyenler, sevdiklerini/misafirlerini şaşırtmak isteyenler için ideal bir tarif olduğunu düşünüyorum.

Malzemeler:

  • 2 su bardağı yasemin pirinci (ince-uzun bir pirinç tipi, marketlerde bulabilirsiniz)
  • 4 su bardağı su (mümkünse tavuk suyu yoksa Knorr'un bulyon değil de tavuk suyu olarak sattığı jöle kıvamındaki ürününü de kullanabilirsiniz)
  • 1 tatlı kaşığı soya sosu
  • 1 çay kaşıyı kimyon
  • 1 çay kaşığı sarımsak tozu
  • 1 çay kaşığı kişniş (tazesi varsa 2-3 dal kadar)
  • Zeytinyağı ve tereyağı
Yapılışı:

Aslında MSA'nın tarifinde tavuk suyu kaynatıldıktan sonra pirinçler içine atılarak suyu çektiriliyordu ancak ben tutturamam endişesi ile bildiğimiz pilav usulü zeytinyağı ve tereyağını karıştırıp pirinçleri bir güzel kavurdum. Üstüne 4 su bardağı tavuk suyunu ya da benim tercihim olan 2 su bardağı su+2 su bardağı tavuk suyunu ya da 4 su bardağı normal su ve Knorr tavuk suyunu ekleyip kalan malzemeleri de içine atıp hafifçe karıştırdıktan sonra önce orta ateşte, göz göz olduktan sonra da kısık ateşte suyunu çekene kadar pişiriyorsunuz. 15 dakika da demlendikten sonra sofranıza konuk olmaya hazırdır :)


Ben eşim hasta olduğundan çorba yapabilmek için geçen gün suyuna ihtiyaç duyarak tavuk haşlamıştım. Kalan tavukları tavada hafif zeytinyağı, kekik, karabiber ve toz biberle hafifçe çevirdim ve pilavın üstüne koydum. Gayet lezzetli olmuştu ancak ete de çok yakışan bir pilav bu demedi demeyin.



Sizlerin de böyle yeni denediği tarifler varsa paylaşın lütfen, ben denemeye hevesliyim :)

Şimdiden afiyet olsun herkese :)

15 Aralık 2013 Pazar

Yılbaşı Ağacımız

İşte yapım aşamalar ile birlikte yılbaşı ağacımız huzurlarınızda. Geçen sene aldığımız ağacımız daha bizi 2-3 sene daha götürür ama seneye şu püsküllü süsleri atıp yerine daha çok top şeklindeki süslerden almayı düşünüyorum. Bunun için biraz görsel araştırmam lazım. Eğer görüp beğendiğiniz yılbaşı ağaçları varsa benimle de paylaşabilir misiniz? Ayrıca eğer varsa sizlerin ağaçlarını da görmeyi çok isterim.
Neyse lafı fazla uzatmadan fotoğraflara geçiyorum :)























14 Aralık 2013 Cumartesi

My Wishlist

Eşimin hafif soğuk algınlığını fırsat bilip bugünü evden çıkmadan dinlenerek değerlendiriyoruz. Bu boşluktan istifade edip geç bile kaldığımız yılbaşı ağacımızı kuracağız bugün.  Sonra fotoları paylaşacağım elbette ama öncelikle yılbaşı bu kadar yaklaşmışken bir wishlist yapmamak olmaz dedim ve oturdum blogun başına. Bakalım ben 2014'ten neler bekliyorum? Gelecek sene bu zamanlarda bu listeye yeniden bakıp ne kadarını gerçekleştirebilmişim bir göz atarım. Umarım listenin tamamının üstü çizilmiş olur :)

WISHLIST - 2014

  • Herşeyden önce kendim, bütün ailem ve sevdiklerim için huzurlu ve sağlıklı bir yıl olmasını diliyorum.  Ufak tefek hastalıklar dışında kimsenin başına kötü birşey gelmesin ve herkes 2014'ü sağlıkla geride bıraksın inşallah.
  • Ülkemizin ve elbette dünyanın da bu seneyi barış içinde geçirmesini, savaşsız ve minimum gerginlikle atlatılacak bir yıl olmasını diliyorum. (hayır politika ve siyasetten bahsetmek istemiyorum bu postta, şurada romantik hayaller içindeyiz di mi)
  • İşyerinde birazcık daha huzurlu olabilmeyi istiyorum. Müdür yardımcımla daha iyi iletişim kurabilmeyi ve elbette artık hakkettiğimi düşündüğüm performans notumu alabilmeyi de bu listenin top 3'üne yerleştirmeyi uygun buluyorum :)
  • Eşim,  ailem, arkadaşlarım ve dostlarımla güzel vakit geçirebilmeyi, sıkıntısız ve gerginlik olmayan kaliteli zamanları paylaşmayı ve hayatımdaki bu güzel insanlarla İstanbul'un ya da Türkiye'nin belki de dünyanın farklı yerlerinde yeni yerleri birlikte keşfedebilmeyi diliyorum. Bütün sevdiklerimle bir yeni mekan sloganı ile bu dileğim sayesinde bir sürü yeni yer görebilir, yeni tatlar deneyimleyebilirim sanırım :)
  • Çok sevdiğim 2 arkadaşımın bu sene düğünleri olacak inşallah. Onlar için hayallerindeki gibi güzel düğünler diliyorum. Yaşasın gelinlikçi gezmek ve düğün planlamakkk :) Ve umarım en yakın 2 arkadaşımdan biri beni nikah şahidi olarak seçer. Çünkü hayatımda sadece 1 defa nikah şahidi oldum ama o da 1,5 yıl sonra boşandı. Güzel bir evliliğin şahidi olmayı diliyorum.
  • Sigarayı kendi isteğim ve irademle bırakmak ve sonrasında hiç kilo almamak istiyorum. 
  • Bu sene kendi evimizi alabilmeyi istiyorum ve maddi isteklerimin en başında da bu madde bulunuyor.
  • Kendime bir Nikon D7100 fotoğraf makinesi ile 18-200 ve 32mm 1.2 lensler istiyorum. 
  kaynak
  • Vakko'dan ve Michael Kors'tan aşağıdaki cici çantaları almak istiyorum. Duyurulur :P



  • Biri New York (buna eşimin işi nedeniyle gidilecek), biri ise Avrupa'da bir şehir/ülke olmak üzere iki yurt dışı seyehati de hayallerimi süslüyor. Aşağıdaki resim Amsterdam'dan. Aslında ben Amsterdam'ı gördüm ama hem gördüğümde çok küçüktüm hem de eşim çok istiyor. O yüzden evrene mesajımı Amsterdam fotoğrafı ile veriyorum :)
    kaynak
  • Evimiz için hayal ettiğim kitaplık sistemini kurabilmek istiyorum. Ki bu sistem mutfak, yatak odası, salon ve küçük odayı da kapsayan bir kitaplıklar silsilesi :) (yok olmuyor tek bir kitaplık beğenemiyorum ve sizi 50 tane fotoğrafın içine boğmak da istemiyorum:( en iyisi buna ayrı bir post yapmak ve sizlerin de görüşünü almak)
  • MAC'dan 4'lü 2 tane far paleti almak ve içini istediğim renklerle doldurmak istiyorum.

  • Evlendiğimizden beri elimizin gitmediği evimizi süsleme işine de bu sene el atmaktan yanayım. Ve sanırım Paşabahçe'den yarın alacağımız şu cici baykuşla bu işe de başlamış olacağız. 
  • Tamam işi biraz büyütüyorum ama Burberry'nin trençkotları hep hayallerimi süslemiştir :) Hem isteyenin bir yüzü kara :)

  • En az 1 yemek kursuna gitmek istiyorum bu sene. Cupcake, çikolata, macaron, et pişirme ya da balık pişirme olabilir. Aslında ne olduğu da fark etmez. Yeter ki bilmediğim bir yemek öğreneyim ve evde onu deneyebileyim. Değişik tatlar denemeyi ve pişirmeyi çok seviyorum :)
  • Her ay en az 1 kitap almak ve okumaya devam etmek istiyorum. Bazen sekteye uğratıyorum okuma alışkanlığımı ama bu sene hedefim 20 kitap olsun. Bir de Jamie Oliver'ın harika kitaplarından yine en az birini mutfak kütüphaneme katmak istiyorum :) Sıkı takipçisi ve fanıyımdır kendisinin :)
  • Ve tabiii tüm bunları yapabilmek için büyük ikramiyenin bize çıkmasını diliyoruuuuuuum :)

Eveeeeet, belki ben biraz yüksekten uçtum ama dileklerim böyle. Bakalım ne kadarını yapabilecek/alabileceğim. 

Sizlerin yeni yıl dilekleri nedir? Sizler de paylaşın ki hem yeni yıla birlikte güzel hayallerle girelim hem de evrene istediklerimizin mesajını verelim. Belli mi olur belki de hepsi birden gerçek olur değil mi :)
Dileklerinizi duymak için sabırsızlanıyorum :)

Gördüğüm En Mükemmel Yeni Yıl Sürprizi


Biraz önce izlediğim bu videoyu önce eşime gösterdim şimdi de sizlerle paylaşmak istiyorum.. Hayatımda gördüğüm en güzel organizasyon. İzledikten sonra insanın içinden aynısını yapabilmek geçiyor. Belki o kadar çok kişi için imkanımız yok ama 1-2 çocuğu bile sevindirebilsek kâr değil midir bu dünyada?

Bu arada mendiliniz de yakında olsun. İster istemez gözleriniz dolacaktır :)

The Best Christmas Surprise Ever

Yorumlarınızı bekliyorum. Bakalım kimler benim gibi sulu gözlüymüş :)

12 Aralık 2013 Perşembe

Makyaj Eğitimi Nasıl Olmaz

Zamanında eşime yılbaşında taze makarna kursu hediye etmiş ve birlikte gittiğimiz bu kursta ikimiz de çok eğlenmiştik. Hala da meşhuruz taze makarnalarımızla :) Bu sene de sevgili arkadaşlarım bana doğum günümde cilt bakımı ve makyaj teknikleri kursu hediye ettiler. 3 kız birlikte MC Akademinin 5 saatlik eğitimine katılmak üzere buluşup Osmanbey’deki kursumuza gitmeden önce Galata’da Konak Pastanesi’nde mükellef bir kahvaltı yaptık.




Konak Pastanesinden manzara

Eğitimle ilgili de pek bir heyecanlıydık. Hem benim doğum günü hediyem diye keyifli vakit geçirmek hem de cidden bir şeyler kapmak niyetiyle düştük yollara. Hayır, düştük de ne oldu diyorsanız tam bir fiyasko ile karşılaştık. Biz sanıyoruz ki (sanmıyoruz satışı yaparken öyle bilgi veriyorlar) önce yüzümüzü tanımak için anatomik bilgi alacağız. Sonra teori dersi sonra da uygulama yaptırılacak. Olan ise şöyle, daha 1 haftadır eğitim alan öğrencilerin önüne hiçbir şey anlatmadan bizi oturtan hoca daha sonra anlatacağını söylediği teorik dersleri hiç anlatmadı. Öğrenciler de bize makyaj yaparken hiçbir şey anlatmadılar. Sonra yüzümüzün yarısına yaptıkları makyajın aynısını yüzümüzün diğer yarısına yapmamızı söylediler. E ben bilmiyorum ki ne sürdün, neyi neyin üstüne sürdün bırak hepsini hangi rengi sürdün arkadaş… Ayrıca fırçaları ortak kullanıyorlar. Yani benim yüzüme değen fırça zaten pis şekilde geldi ve temizlenmeden bir başkasına daha gitti. Makyaj malzemeleri için MAC ve Kryolan markalarının kullanılacağı yazıyordu ama buna inanmamız için hiç MAC görmemiş olmamız lazım ki biz ne yazık ki MAC’i tanıyan insanlarız. Sonra yüzümüzdeki makyajı silip bir de gece makyajı uygulaması göstermeye karar verdiler ve yüzümüzü silmemiz için hayatımda gördüğüm en iğrenç makyaj sütünü önümüze koydular. Gidip sıvı sabun-su ve ıslak mendil üçlüsünü kullanmayı tercih ettik.

Anlattıkça daha çok sinirleneceğimi hissettiğim için burada keseceğim ama biliniz ki ne eğitim 5 saat sürdü, ne bahsi geçen konular anlatıldı, ne vaat edilen markalar kullanıldı ne de bir şeyler öğrenilebildi. Kızların hediyesi olmasa her türlü şikâyet girişiminde bulunurdum ama onları üzerim diye korktum ve ben yine de eğlendiğimi söyledim. Zaten öncesinde yapılan kahvaltı ve sonra çıkıp hep birlikte kahvemizi içip sohbet etmek de benim için en güzel doğum günü hediyesi olmuştu :)
Yine de siz siz olun Osmanbey MC Akademiden kendiniz ya da sevdikleriniz için makyaj eğitimi satın almayın, alana mani olun. Bu işler en güzel video izlenerek öğreniliyor vallahi :)
Var mı sizlerin takip ettiği / tavsiye edebileceğiniz makyaj bloggerları? Şöyle göz kapağı hafif düşük birileri varsa iki teknik öğreneyim ben de değil mi :)

11 Aralık 2013 Çarşamba

Üzüm Üzüme Baka Baka Kararır

Ben öyle her filmi izleyeyim, aman süper film eleştirileri yapayım, tekniklerinden anlayayım insanı değilim. Elbette sinemaya da giderim, evde de film izlerim ama dediğim gibi “en bi en sinema sever kişi” değilim. İzlediğim filmler ise bir kadın klasiği olarak romantik-komedi ağırlıklıdır ancak savaş ve doğal afet filmlerine de ba-yı-lı-rım. Hayır, sosyopat filan değilim sadece aksiyon deyince benim aklıma gelen şey vurdu-kırdı-silah patladı-koştu-yakaladı değil de ne bileyim efendim bir The Day After Tomorrow, 2012 (vallahi bu filmi 2012 bitince izledim korkumdan :) ) Deep Impact, The Perfect Storm gibi filmler geliyor. Ayrıca Saving Private Ryan, Thin Red Line, Enemy At The Gates, The Last Samurai (Gerçi yeter ki Tom Cruise oynasın her türü izlerim) gibi savaş içerikli filmleri de ayıla bayıla izlerim. Animasyon deyince yine akan sular durur. Ice-Age ve Shrek favorilerim :)


Eşim ise benim tam tersim. Sinemaya gitmeye bayılır. Evde play-station oynamaktan vazgeçmesi için film izleyelim mi demen yeterlidir. Ayrıca teknikten filan da anlar. Anlatır da bir güzel. Bak bu filmde ilk kez kamerada bilmem ne tekniğini kullandılar, burada şunu denediler filan falan. Örnekleyemiyorum çünkü ilgi alanım dışında kaldığından beynim bu örnekleri aklında tutmuyor :) Benim için kameranın ve tekniğin pek bir anlamı yok sanırım. Düzgün gözüksün yeter işte. Eşimin klasik bir erkek olarak romantik komedi ile ilgisi yoktur, işi olmaz, sığ bulur :) Savaş ve doğal afeti o da sever. Dramla da arası iyidir. Forrest Gump en sevdiği filmlerden biridir. Ayrıca bu tür klasikleşmiş filmleri izlemediğimi filan duymayagörsün anında görev edinip izletir bana :) Bilim kurgu-fantastik deyince ise akan sular durur. Bütün süper kahraman filmleri, Lord of The Rings ve Hobbit serileri benim beyden sorulur.


Bütün bu anlattıklarımdan varacağımız nokta ise şudur. Onun sevdiği filmleri izleye izleye sanırım benim film zevkim de onunkine benzemeye başladı. Batman serisini önceden izlemiştik zaten hem de bayıla bayıla. Spider Man’in de bütün paralel evrenlerdeki hayatlarından haberdarım. Son 1 ayda da Iron Man serisi, Thor’un iki filmi ve Captain America ile tanıştım ve şimdi nedense hiçbir D&R’da bulamadığımız Avengers’ın 3D Blueray’ini arıyoruz haldır haldır. Eşim için değil, o zaten izlemişti de ben merakla istediğim için :) Aynı şekilde The Hobbit – The Desolation of Smaug gösterime girdi diye de heyecan içindeyiz. Beraber gitmek için sözleştiğimiz arkadaşlarımız bu hafta sonu bir düğün için Ankara’ya gidiyorlar diye bir hafta daha beklemek zorunda kalacağız ve çok üzgünüz bu nedenle.


Bir de Hunger Games furyamız var tabii. Sevgili kocacığım ilk filmi bana evde izletip, ikinciye de sinemaya götürdü ve ben o denli beğendim ki hemen akşamında D&R’dan üçleme halinde kitaplarını sipariş ettim, şu kar bir dursa da kargom gelse diye bekliyorum :) Aynı şeyi Game Of Thrones’da da yapmıştım. Diziyi öyle çok sevdim ki kitaplarına başladım. (sadece başladım hala bitiremedim, heyecanı kaçacak, sonunu öğreneceğim diye korkuyorum :) )


Demem o ki sevgili okur, eşler zamanla birbirine benzer derler ya. Bu film izleme zevkimin gelişmeye başlaması, izlediğim filmlerin türlerindeki değişiklikler ve sevdiğim filmler sıralamasında eşimle benzer filmleri üst sıralara yerleştirmemiz derken dedim herhalde üzüm üzüme baka baka kararıyor. Gerçi insanın eşiyle bir şeyler yaparken zevk alması da ayrı bir keyif. Üstelik bizim evde film izlemenin de ritüeli vardır.. Şarap açılır, peynir tabağı yapılır ve bazen meyve bazen de kuruyemiş eşlik eder onlara.. Sinemada ise kimi zaman chai tea latte kimi zaman da patlamış mısır alınır içeriye girerken. Ama her zaman keyiflidir beyimle film izlemek :)


Sizlerin tavsiyeleri var mı? Evde ya da sinemada mutlaka izlenmeli dediğiniz filmleri merak ediyorum..