7 Eylül 2013 Cumartesi

Burgazada Sahil Temizliğindeydik

Bugün çok değişik bir etkinliğe katıldık eşimle. Wells Fargo Bankası'nın Türkiye temsilciliği, Turmepa işbirliği ile Burgazada'da bir sosyal sorumluluk projesine girişmiş ve adadaki bir sahilin temizlenmesi için kolları sıvamış. Aynı zamanda burada iş yaptıkları diğer bankalardaki muhabirlerine de haber salmışlar katılmak ister misiniz diye? Eşim de bu kişilerden birisi ve biz bugün bu sosyal sorumluluk projesinde yer aldık.

Akşam yatarken ben saatimi kurmayı unuttuğum ve eşim de çıkma saatimize 15 dakika kalaya kurduğundan sabah biraz gergindim. Nitekim oradaki insanların bir kısmı eşimin iş ilişkisi olan insanlar, bir kısmı da diğer Türk bankalarının çalışanları. İnsan hem işyerini hem de eşini iyi temsil etmek istiyor. Sabah güya erken kalkıp biraz saçımı-başımı yaparım diyordum. Spor giyinmek şık olmaya engel değil ki. Ama kısmet değilmiş biz yetiştiğimize şükrederek gittik Kabataş Vapur İskelesi'ne.

Ben bunca yıldır İstanbul'da yaşamama rağmen Büyükada dışındaki adaları görmediğimden pek heyecanlıydım Burgazada'ya gideceğimiz için.

Nitekim doluştuk vapura ve çıktık yola.


İstanbul'dan uzaklaşmayı izlemek insana ne de iyi geliyor. Sadece bir kaç saat sonra geri döneceğinizi bilseniz bile.




Martılar poz verince çok güneşli olsa ve ben hiçbir şey göremesem bile fotoğraf denemesi yapmam şarttı :)


Yolumuzun üstündeki Kınalıada. Denizi enfes gözüküyordu. Bu sene artık geçti ama seneye buraya denize girmek için gelmeye kesin kararlıyım. Normalde Marmara'da denize girmeyi reddediyorum ama sanırım burası benim inadımı kıracak.


Burgazada'ya gelince Belediye'nin bizim için ayarlamış olduğu şu şirin araçlarla temizleyeceğimiz koya geçtik.


Temizliğe başlamadan önce Turmepa ekibi bize iletişim kurma ve takım çalışması ile ilgili iki farklı oyun oynattı. Bu tür takım oyunlarını seviyorum, hem keyifli oluyorlar hem de gerçekten ortak çalışma yapmanın zorluklarını ve bu zorluklarla başa çıkmayı, karşındaki insanı dinlemeyi ve kendini daha doğru ifade etmeyi öğreniyorsun.


Sonrasında 4'erli 6 gruba ayrıldık ve 45 dakika boyunca cam-metal-plastik ve kağıt çöplerini farklı poşetlerin içerisine ayrıştırarak sahil ve çevresini temizlemeye başladık.


İşte bizim ekibimizin topladığı çöpler. İnanır mısınız vantilatör bile vardı hatta vantilatörün ayağı poşete sığmadığı için gayet aşağıda kendisini görebilirsiniz.


Sonrasında topladığımız çöpler tartıldı ve 1. grup belirlendi. Bütün ekipler toplamda 56 kilogram çöp toplamışız. Küçücük bir sahil ve çevresinden bu kadar zararlı atık çıktığına inanmak çok güç geliyor insana. Üstelik Turmepa'nın bize yaptığı sunumda o atıkların ne kadar uzun sürede yok olduğunu ve deniz canlılarına ne kadar büyük zararlar verebildiğini görünce insanın içi acıyor.

Mesela 1 plastik şişenin denizde 450 yılda, 1 teneke kutunun denizde yaklaşık 100 yılda, 1 cam şişenin ise yine denizde tam 1 milyon yılda yok olduğunu biliyor muydunuz?

Peki ya 1 ton cam atığın geri dönüşümü ile 100 litre petrol tasarrufu yapabileceğimizi ya da 1 ton plastik atığın geri dönüşümü ile 14000 kW/sa enerjiden tasarruf edebileceğimizi ve 1 teneke kutunun geri dönüşümü ile de 100 wattlık bir ampulü 20 saat kullanabileceğimizi?

Çevreye çöp atmayacak kadar bilinçli olmak da yeterli değil. Bu atıkların ayrıştırılarak ilgili geri dönüşüm kutularına atılması gerekiyor aslında. Evet bugüne kadar ben de yapmıyordum ama ufacık bir sahilden çıkanları görünce evden aslında neler neler çıktığını düşünüp bundan sonra en azından cam ve plastikleri ayrı poşetler halinde biriktirip geri dönüşüme katkıda bulunmaya karar verdim. 1 insanın bilinçlenmesi bile belki de yüzlerce canlıyı kurtarabilir öyle değil mi?

Efendim, biz Kahrolsun Bağzı Şeyler grubu olarak 2. olduk ve en yakın rakibimize 10 kilo fark attık. Ancak ne yazık ki bizden sadece 2 kilo fazla atık toplayarak Sessiz Çığlık grubu 1. oldu :) Kendilerini bir kez de buradan tebrik ediyorum :)

Temizlik bittiğinde saat de 12'yi geçiyordu ve iyice sıcak basmıştı. Turmepa'nın bizim için hazırlattığı ve içinde yok yok olan kumanya kutularımızı alıp içlerinden sadece sularımızı tüketerek Wells Fargo'nun bizim için ayarlamış olduğu, sahildeki Fincan Lokantası'na gittik. Hiç deniz börülcesi yememiş olan bendeniz hayatımda ilk kez bu değişik görünümlü sebzenin tadına baktım ve gayet de beğendim :) Onun dışındaki mezeler ve ara sıcaklar da gayet lezzetliydi. Biz balık kısmına kalamadık çünkü akşam eşimin bir arkadaşının doğum günü olduğundan eve gelip biraz dinlenmek ve hazırlanmak gerekiyordu. Saat 14.25 vapuru ile Kabataş'a dönüp, birkaç işimizi de hallettikten sonra eve ancak 5'te geldik ve ben çok yorgun olduğumu fark edip eşimi sattım  :) Şimdi o yorgun argın arkadaşının doğumgününde ben de burada cici macbookumla sizlere hiç soğutmadan bu yazıyı yazıyorum.

Ha bu arada ders çalışmak ne oldu derseniz, bugün yalan oldu. Yarın sabah da kahvaltıya kayınvalideme gideceğiz, sonrasında İstinye Park'tan eşimin takım elbiselerini teslim alacağız ve kısmetse öğleden sonra derse başlayıp gece yarısına kadar muhasebeyi bitireceğiz..

Diyorum ki şu haftayı 10 gün yapsak. Ama hafta içi gün sayısı yine 5 kalsa. Hayır çalışma gününü azaltmıyorum ki bence yetkililerin karşı çıkabileceği birşey yok yani di mi?

Ne yapayım arkadaşlar, ye-ti-şe-mi-yo-rum :) Siz yetişebiliyor musunuz bu hayata???



Not: Bu cici köpekçik de bize hoş bir gösteri yaptı. Sahibi topu denize fırlatıyordu, o da iskeleden denize atlayıp topu yakalayıp yüzerek denizden çıkıp topu geri atması için sahibine getiriyordu.
Ne kadar da akıllılar değil mi? Onlara zarar vermeye hiç ama hiç hakkımız yok :(

Turmepa ve Wells Fargo'ya buradan bir kez daha teşekkür ederim... Yine yapın yine geleceğimmm :)

4 yorum:

  1. Çok harika bir etkinlik olmuş, tam katılınası! Ben de çok isterdim öyle bir etlinliğe dahil olmak. Ne zaman denize gitsek hep şöyle düşünürüm: "Bütün yaz burada yaşasam, başka bir işim de olmasa her gün gelir buraları temizlerim çöp bırakmam." Hep hayalim o gittiğimiz sahilin tertemiz olmasıdır yani :)
    Bu arada fotoğrafları gördüğümde aklıma ilk gelen BBC'nin sizden gelenler köşesi oldu. Sıradaki konular sanki tam bu yazıdaki fotoğraflara göre. http://www.bbc.co.uk/turkce/kurumsal/2013/07/000001_sizin_fotograflariniz.shtml?ocid=socialflow_twitter_bbcturkce Bu linki bir arkadaşım sayesinde arada bir kontrol ediyorum. Elimde konulara dair fotoğraf varsa ekliyorum. Şimdilik yayınlanan olmadı (gerçi 1 kerecik katılma şansım olmuştu). Sıradakilere de üşengeçliğimi yendiğim anda katılacağım :) Bence sen de katılabilirsin!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcu'cum söylediğin siteye baktım. Çok teşekkür ederim düşündüğün için de hatta bir ara gerçekten yollasam mı diye bile düşündüm ama sanırım ben henüz fotoğraflarıma o kadar güvenemiyorum :( Senin harika fotoğrafların bile yayınlanmıyorsa benimkine ancak güler geçerler diye düşündüm. Ama yine de arada sırada ben de bakacağım konulara, kim bilir belki bir gün :) Eğer senin yayınlanan fotoğrafın olursa haber ver mutlaka.

      Sil
  2. Burgaz adalar içinde bana göre en sakin yeri ki bende bir adalıyım ama büyükada dan çok Burgaz'ı severim dingindir

    Birgün gezmek için giderseniz kalpazankaya'ya gitmenizi tavsiye ediyorum güzel bir yemek ve güzel bir doğa görürsünüz

    Etkinlik çok güzel olmuş teşekkür ederim adalarımızı düşünen etkinliklere ayrı bir seviniyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adalar cidden çok güzel yerler. Benim de anneannem adalı. Hep derim keşke evleri hala dursaymış da orada gidecek bir kapımız olsaymış diye. Bu arada temizlediğimiz yer zaten Kalpazankaya. Dediğin gibi gerçekten de çok güzel, sessiz-sakin ve huzurlu bir yer. Yemeğimizi oradaki restaurantta yemedik gerçi ama bir gün gidilmek üzere de kayıt altına aldım orayı :)

      Sil